Burası Malatya… Esnafı yok olmuş, ticareti yara almış, enkazla boğuşan bir zamanda ekmeğini omuzunda taşıyan ve sırtına yükleyen bir adam sokak sokak rızkını kovalıyor.
Adı Hasan… Tam 25 yıldır eski kilim ve heybe parçaları ile kendini seyyar avm yapmış.
Hava sıcak, nerdeyse 40 derece, Hasan’ın sırtında tarihin derinliklerinden gelen yük var, tarihi emek var, ilmek ilmek dokunan sanat eserleri var.
Kim bilir kaç yıl önce hangi genç kız dokudu bunları, kim bilir dokurken kaç yaşındaydı şimdi kaç yaşında veya yaşıyor mu?
İnsan ölür kalır eseri misali bunları dokuyanlar hayatta değilse bile eserleri yaşıyor hem de omuzlarda taşınıyor.
O gün köy odasında bir Anadolu kızının nakış nakış işlediği bu eserler, bu emekler bugün yine yeni nesil genç kızların aksesuar ürünü olabiliyor.
Yıllar önce kendileri gibi olan bir kızın göz nuru, şimdiki kızların nostalji eşyasına dönüşebiliyor. Dünya böyle bir şey, gidenler gelenlere miras bırakır her şeyini.
Belki sokakta bulsanız yüzüne bakmadan geçeceğiniz eski bir kilim parçası hasanın ekmeği ve katığı oluyor.
Ticareti zayıflamış bir şehirde ekmeğini ayaklarının üzerinde, yana yatmış yorgun omuzunun üzerinde kazanan hasana bakıp, çok şey yazılır ve söylenir.
Belki ibret alınır diye haber yaptık. Her emek fazlasıyla haber değeri taşıyor biliyoruz.
Hepimiz bu kilimlerin desenleri gibiyiz, ilmek ilmek dokunup değer olanlara ne mutlu.