Adı Yunus Kadir Bülbül. Her genç gibi askere gitti. Vatan, bayrak ve namus nöbetine.
Eğitim sırasında ateşi yükseldi, askeri revire kaldırıldı, ne olduysa ondan sonra oldu.
Tam 5 yıldır mücadele ediyorlar, hem evlatlarının sağlığı için hem de hakları hukukları için çırpınıyorlar.
Baba Mustafa Bülbül emekli, oğlunun hastalık haberini duyar duymaz kalkıp Manisa'ya gidiyor. Ordan Şırnak, Cizre, Ankara... Hastane hastane dolaşıyor.
Baba Mustafa'ya gencecik oğlunun yaşadıkları acılar ağır geliyor ki o da meraktan, üzüntüden kanser oluyor. Evde makinaya bağlı, evin her yeri ilaç, oksijen tüpü, ve dram dolu.
Anne yüreği işte... Kadriye Anne gencecik yakışıklı dalyan gibi oğlunu devlete emanet edip felçli olarak eline alınca her kapıyı çalıyor, mitinglere gidiyor Mmektup yazıyor, bağırıyor, ağlıyor ama siyasiler, milletvekilleri, danışmanlar, çakarlı arabalarla gezenler onların bu isyanını, gözyaşlarını ne duyuyor, ne soruyor, ne ilgileniyor.
Evet işte dram bu, durum bu... İşsiz ağabeyi, kanser babası, gözü yaşlı anası ve felç olan sahipsiz yunusun yaşanmış ve yaşanan hikayesi bu.
Vatan nöbetinde bir iğneyle felç oldu, resimlerde saklı kaldı gençliği Yunus'un. Geriye kapısı çalınmayan ev, mektupları yırtılıp atılan siyasiler, inşallah maşallah ile geçiştirilen oyalama oyunları ve yaşanan bir gerçek.