Depremlerde Malatya ticaretinin kalbi olan içerisinde şehrin kültürel ve sosyal dokusunu barındıran Malatya Çarşı Merkezi büyük hasar almıştı.
Çevre şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı çarşı yapım projesine üstlenmiş Mimar Hilmi Güler öncülüğünde proje oluşturulmuş ve tanıtımı gerçekleştirilmişti.
Tanıtımda alkışlar tufanına uğrayan proje de yerel mimarlar, şehir plancıları, şehir tarihçileri, sosyal bilimcilerin ne oranda katkısı olduğuna dair bir bilgi paylaşılmamıştı.
Şimdi Malatya da ki belirsizlik yumağını bir kenara bırakıp, Hatay’da ki Şehir Merkezi Planlama sürecine bir göz atalım.
Yurt İçinden ve yurt dışından onlarca ofisin yüzlerce gönüllü mimar ve mühendisin yer aldığı, 4 çalıştay 23 Tasarım koordinasyon toplantısı 4 ayrı halk toplantısı ile Hatay Şehir Projesini oluşturmak için yoğun bir çaba sarf edilmişken.
Doğunun Paris’i olarak ifade ettiğimiz, Darul-rıfa olan şehrimizin yoldan geçerken yapılmış ayak üstü projelerle 2 yılda kültürel ve sosyal dokusuyla birlikte toparlanacağı düşünülüyor.
Estetik kaygılar düşünülmeden, gelecek vizyonu geliştirilmeden, bütüncül çözümler masaya yatırılmadan iki dudak arasında planlanan bir şehir gelecekte benzer sorunlarla yine karşılaşacak gibi görünüyor.
Tabi Proje ayak üstü hazırlanınca Plana çok da hâkim olmayan yetkililer duygu durumlarına göre planda değişikliğe gidiyor ve herkesten farklı bir ses çıkıyor.
Ticarethanenin bulunduğu yere camii mi yapılacak?
Tarihi alan üzerinde ki yapıların büyültüp küçültülmesi bu kadar kolayca yapılabiliyor muydu?
Proje’nin detayları netleştirilmemişken şehir nasıl toparlanacak?
BİZLER BU SORULARINI CEVAPLARINI DÜŞÜNE DURURKEN YETKİLİLER NELER YAPIYOR BİLEMİYORUZ.