Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Hazel Ezgi Dündar, Alzheimer hastalığında dil ve konuşma bozukluklarını değerlendirdi.
Yaşlanma sürecinde görülen Alzheimer hastalığının en yaygın demans türlerinden olduğunu dile getiren Dündar, “Nörodejeneratif bir hastalık olan Alzheimer bilişsel fonksiyonlarda sürekli bir düşüşle karakterizedir. Sıklıkla hafıza kaybı, bilişsel işlevlerin bozulması ve kişilik değişiklikleri gibi semptomlarla ilişkilendirilse de Alzheimer hastalarının birçoğunda dil ve konuşma bozuklukları da görülüyor. Hastalığın ilerleyişiyle birlikte dil ve konuşma becerilerinde de değişiklikler gözlemlenebiliyor. Bu değişiklikler, hastalığın belirli evrelerine ve bireylere göre farklılık gösterebiliyor. Ancak hemen hemen her durumda bu bozukluklar, hastaların iletişimini kısıtlayarak yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebiliyor.” dedi.
Alzheimer hastaları kelime bulma güçlüğü yaşayabiliyor
Alzheimer’ın bilişsel fonksiyonlarda düşüşe neden olması sebebiyle çeşitli dil-konuşma bozukluklarına veya bazı dil-konuşma becerilerinde bozulmalara neden olabildiğini anlatan Dündar, “Bu bozulmalardan ilki kelime bulma güçlüğü diye adlandırılan hastaların kelimeleri unutmasını veya doğru olmayan kelimeleri kullanma eğilimi göstermelerini ifade eden bozulmadır. Bu bozulmaya da bağlı olarak kişilerin konuşma içerikleri de bozulabilir ve bazı durumlarda neredeyse gerçeklikten kopuk bir konuşma sürdürüyor görünebilirler. Bunların yanı sıra kişiler kendilerine söylenen uzun ya da karmaşık cümleleri de anlamakta zorlanabilirler ve bu da sürdürülen iletişimi sekteye uğratabilir. Bahsi geçen bozulmaları yanında kişilerin konuşma hızları ve akıcılıkları düşebilir ya da konuşmalarında tekrarlayıcı soru ve cümleler yoğunlaşabilir. Tüm bu zorlanmalar sonunda kişi konuşma yeteneğinin tamamını kaybetmese de iletişimden ve dolayısıyla da sosyallikten uzaklaşabilir.” diye konuştu.
Alzheimer hastalığında dil ve konuşma terapisinin rolü nedir?
Bilindiği üzere günümüzde Alzheimer hastalığının kendisini tedavi etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Dündar, şöyle devam etti:
“Bu sebeple bu hastalıktan etkilenen kişiler ya da yakınları dil ve konuşma terapisinden fayda sağlanamayacağını düşünebilirler. Bazen de dil ve konuşma terapisinin sıfırdan dili öğrenmek ile ilgili olduğunu veya çocuklara yönelik olduğunu düşünerek bu konuda bir uzmandan destek almaları gerekmediğini varsayabilirler. Ancak hastalığın beraberinde getirebildiği dil, konuşma, iletişim ve yutma becerilerindeki bozulmaların yönetimi ve hafifletilmesi ile hastaların var olan iletişim becerilerini korumalarına yardımcı olmak konusunda dil ve konuşma terapistinin uygulayacağı bazı yaklaşımlar ve terapi seçenekleri bulunuyor.”
Dil ve konuşma terapisinin hedefi yalnızca bozulmaları düzeltmek değil
Dil ve konuşma terapistlerinin kişinin ihtiyaçlarını belirlemek için ilgili testleri de içeren detaylı bir değerlendirme yaptıklarını kaydeden Dündar, şöyle devam etti:
“Yapılan değerlendirme sonucunda kişiye özel bir terapi planı oluşturulur ve yine kişinin bireysel özellikleri göz önünde bulundurularak seçilen terapi teknikleri ile süreç planlanır. Alzheimer hastalığının ilerleyici bir hastalık olması sebebiyle bu durumda dil ve konuşma terapisinin hedefi yalnızca bozulmaları düzeltmek değil dil ve konuşmaya dair bozulmaya uğramayan becerilerin ve yine dil-konuşma becerilerini destekleyen ilgili bilişsel becerilerin de korunması konusunda gerekli çalışmaları yönetmektir.
Bu süreçte başta Alzheimer ile mücadele eden hastanın daha iyi bir yaşam sürdürmesini hedeflemekle birlikte ailenin de yaşam kalitesini koruyarak desteklerinin de verimini arttırmak için dil ve konuşma terapistleri hasta yakınlarını da sürece dahil eder ve günlük yaşam ile ilgili yol gösterici rol üstlenirler. Tüm bu süreçlerin başlatılıp sürdürülebilmesi için ihtiyaç halinde bir dil ve konuşma terapistinden değerlendirme ve eğer gerekli görülürse de destek alınması önemlidir.”