Dünyadaki kanser vakalarındaki artış tablosu, yılda yaklaşık 250 bin yeni olgu bildirilen Türkiye’de de pek farklı değil. 2050 yılında yıllık kanser vakalarının 35 milyonu bulmasının beklendiğine dikkat çeken Tıbbi Onkoloji ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, “Verilere göre kanser vakalarının sadece yüzde 18’i erken evrede teşhis edilebiliyor. Oysa bu hastalığı yenmenin yolu, kanserli hücreyi sıçrama yapmadan tespit ederek yok etmekten geçiyor. Dünya genelinde giderek artan vaka sayılarından dersler çıkararak sağlıklı yaşam alışkanlarına daha fazla önem vermeli ve düzenli taramalara gerekli zamanı ayırmalıyız” dedi.
Kansere yakalanma yaşı gittikçe düşüyor
Özellikle meme, kolon, mide ve beyin kanserlerinin 50 yaş altı altında sıklıkla görülmeye başlandığının altını çizen Tıbbi Onkoloji ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, “Hücre yaşlanması arttıkça kanser riskinin de arttığı doğrudur ancak günümüzde hastalığa yakalanma yaşı gittikçe düştüğü için ‘kanser bir ileri yaş hastalığıdır’ demek rehavete yol açarak sağlıklı yaşam alışkanlıklarını ötelemeye neden olabilir” uyarısında bulundu.
Nature’de yayınlanan bir araştırmaya göre 1990 yılından sonra doğanlarda 1970 öncesi doğanlara göre erken yaş kanserlerine daha fazla rastlanacağını paylaşan Üskent, “Bunun nedeni, bilinen kanserden korunma tedbirlerini uygulamaya başlamadan çok önce genetik şifrenin değişmesi. Araştırmacılar kanseri tetikleyen genetik mutasyonların çok küçük yaşlardan hatta doğumdan önce başlayabildiğini belirterek; diyet, yaşam tarzı değişiklikleri, çevresel faktörler, bağırsak florasındaki mikrobiyotayı düzenleme, fiziksel aktivite, hepatit ve HPV aşıları gibi kanserden korunma faktörlerinin yetersiz kaldığını ileri sürüyorlar” dedi.
Sağlıklı yaşam ve düzenli taramalar kanseri hem önlüyor hem de yıkımını azaltıyor
Kansere karşı birincil ve ikincil korunma yöntemleri olduğunu dile getiren Prof. Dr. Necdet Üskent, “Hastalığın ortaya çıkmaması için alınabilecek ve birincil olarak adlandırılan önlemler; obezitenin engellenmesi, fiziki aktivitenin artırılması, kişiye özel dengeli ve düzenli beslenme programlarının tercih edilmesi, hepatit ve HPV aşılarını olma, sigara ve alkolden uzak durma, ultraviole ve kimyasallardan kaçınma, düzenli ve yeterli uyku, doğal antioksidan alımı ve mide kanseri veya lenfomasına neden olabilen Helikobakter Pilori gibi bakterilerin doğru tedavisi olarak sıralanabilir” dedi.
İkincil korunma yollarının ise kanseri erken evrelerde yakalamayı amaçlayan tarama testleri olduğunu belirten Prof. Dr. Necdet Üskent, “Meme kanseri için tarama mamografisi, prostat için PSA, kolon kanseri için feçeste, gizli kan ve yeni geliştirilmiş gen testleri, rahim ağzı kanseri için PAP smear ve 30 yıldan fazla sigara içmiş hastalarda düşük yoğunluklu bilgisayarlı tarama tomografisi gibi yöntemler ikincil korunma yollarına örnek verilebilir” şeklinde konuştu.