Malatyalılar Filistin İçin Yürüdü

Kudüs Kardeşlik Platformu tarafından, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle ‘Filistin İçin Yürüyoruz!’ temasıyla yapılan yürüyüşte tüm dünyaya soykırımı engelleme çağrısında bulunuldu

Beril DANE ÇUHACI
Beril DANE ÇUHACI
10 Aralık 2023 Pazar 19:10
Malatyalılar Filistin İçin Yürüdü

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde Malatyalılar Filistin için bir araya geldi.

Filistin için bir araya gelen yüzlerce vatandaş ‘filistin için yürüyoruz’ temasıyla Doğa Cadde AVM önünde başlayarak Malatya Park AVM önüne kadar tekbirler ve kahrolsun İsrail sloganları ile sesini yükseltti.

Etkinlikte Filistin’de katledilen masum Müslümanlar için temsili cenazeler kucaklarda taşınırken Filistin bayrakları dalgalandırıldı. Dillerde dualar gönüllerde ise bu hain soykırımın, insanlık suçunun bir an önce son bulması temennisi vardı.

Katledilen vatandaşlar için programın başında Kuran-ı Kerim okundu, dualar edildi.

İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Ahmet Küçük grup adına yaptığı basın açıklamasında, “Kudüs; Ululazm peygamberlerin yolunun kesiştiği, Hz. Meryem ve Zekeriya'nın bizlere öğrettiği sabır ve eğitimin kutsal emanetidir. Kudüs; Müslümanların ilk kıblesi, Hz. Peygamber (sav); 'Kudüs'e gidin, orayı ziyaret edin. Mescid-i Aksa'da namaz kılın. Şayet gidemezsiniz oranın kandillerini yakmak için zeytinyağı gönderin. Orayı canlı ve mamur tutun diye emanet ettiği kutsal topraklardır. Kudüs Medeniyet üreten Anaç Üç şehirden Biridir. Şehirlerin Anası Mekke, Medine ve Kudüs. Ancak Bu topraklar on yıllardır kan, gözyaşı ve zulme maruz kalmıştır. Son 65 gündür Nazileri aratmayacak derecede bir vahşet ve soykırım işlenmektedir. Üstelik bu soykırım Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerinin, Birleşmiş Milletlerin gözü önünde cereyan etmektedir. Müslümanın canını, malını, namusunu korumak üzere kurulduğu iddia edilen İslam Birliği Teşkilatının önünde işlenmektedir bu korkunç katliam.Kur’ân Buruc Suresinde Ashab-ı Uhdud ve ona seyirci kalanları bize anlatır. Zira her dönemde Ashabı Uhdud örnekleri olduğu gibi onlara direnen, onlara meydan okuyan inananlar da olmuştur. Tarihte birçok kez ve değişik bölgelerde gerçekleştiği rivayet edilen Ashab-ı Uhdud Muhammed (a.s) doğumundan kısa bir süre önce Necran Hristiyanlarının yaşadığı bir olay olarak anlatılar. Himyerîler’in son hükümdarı olan Yahudi Zûnüvâs 523’te Necran’ı ele geçirerek hıristiyanlardan Yahudiliğe geçmelerini istemiş, kabul etmeyenleri ateş dolu çukurlara attırarak yaktırmıştır. Süryânîce, Yahudi kaynaklarında da Necran Hristiyanlarına yapılan zulüm geniş bir şekilde yer almaktadır. Zûnüvâs 120 bin kişi ile Necran’ı kuşatmış, yaklaşık 2000 kişiyi bir kiliseye doldurarak ateşe vermiştir. Diğer taraftan kazdırdığı uzun ve derin hendeklere odun doldurulmuş, bu odunlar tutuşturulduktan sonra hıristiyanlar içine atılarak yakılmıştır. Zûnüvâs tarafından öldürülen hıristiyan Müminlerin sayısı İslâmî kaynaklarda 20.000, Süryânî kaynaklarda ise 4000 olarak belirtilmektedir.
Saîd İbn Cübeyr de der ki: Şâhid Allah’tır. O; «Şâhid olarak Allah yeter.» âyetini okumuştur. Şehâdet edilen de biziz. Allah’ın şahid olduğu bizlerin ise müşahede edilen olduğu gerçeğinden hareketle bu olaya tanıklık edip oturanların, ayağa kalkıp tavır alamayanların da kahrolası Ashabı uhdud kapsamı içerisinde yer aldığı anlamı ortaya çıkmaktadır. Eğer Müslümanlar, Eğer İnsanlık insan ve toplumların özgürlük ve güvenliği ihlal edildiğinde ayağa kalkmıyorsa onlar da 21. Yüzyılın Kur’ân’ın ifadesiyle kahrolası Ashabı uhdududur. Eğer İnsanlık insan ve toplumların Cana/hayata haksız bir şekilde kastedildiğinde ayağa kalkmıyorsa onlar da 21. Yüzyılın kahrolası Ashabı uhdududur. Eğer İnsanlık insan ve toplumların akıl sağlığına kastedildiğinde ayağa kalkmıyorsa onlar da 21. Yüzyılın kahrolası Ashabı uhdududur. Eğer İnsanlık insan ve toplumların Din,İnanç özgürlüğüne kastedildiğinde ayağa kalkmıyorsa onlar da 21. Yüzyılın kahrolası Ashabı uhdududur. Eğer İnsanlık insan ve toplumların Nesil Güvenliğine lgbt, cinsiyet eşitsizliği gibi yollarla kastedildiğinde ayağa kalkmıyorsa onlar da 21. Yüzyılın kahrolası Ashabı uhdududur. Eğer İnsanlık insan ve toplumların mal güvenliğine mallarına çökmek vb yollarla kastedildiğinde ayağa kalkmıyorsa onlar da 21. Yüzyılın kahrolası Ashabı uhdududur.Zira Bütün Medeniyetler, Dinler, İdeolıjiler, hukuk sistemleri 5 şeyi korumak için var olmuştur. Hayatı/Canı, Aklı, Dini/İnancı, Nesli ve Malı Korumayı İslamî ve İnsanî kaynaklar korunması zorunlu olan zaruriyat diye nitelemektedir. Bugün 10 Aralık dünya İnsan hakları gününde bu soykırım durdurulmuyor ve bunların müsebbibleri yargılanmıyorsa İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Yurttaşlık Hakları Beyannamesi vb. bütün evrensen beyannameler bir paçavradan başka hiçbir şey değildir. Bu bağlamda yapılan bütün anlaşma ve sözleşmeler yalnızca aldatmadan, yalnızca katliamlara perde olmaktan başka bir hiç şey değildir.O zaman sormak gerek 10 Aralık insan hakları günü kimin için ve hangi coğrafyalar içindir?İnsan hakları gününün Gazze’li Müslümanları ve Kudüs’ü, Filisti’ni, Gazze coğrafyasını kapsamaması sizin çok yüzlü küresel siyonizmin parçası olduğunuzun açık ispatıdır. Biz Müslümanlar olarak zaten sizden bir şey beklemiyoruz ve biz sizi atalarınızdan tanıyoruz. Ancak siz bu çok yüzlülüğünüzü kendi halklarınıza nasıl anlatacaksınız?
Biz Gazzeliler olarak samimiyeti, kuvveti bütün insanlığa yetecek kadar dinamik bir İman gibi Serhaddimiz var. Bu iman oturmayı, zulme sessiz ve suskun kalmayı reddeden bir karaktere sahiptir… Bunun için bedel ödenmesi gerekiyorsa bütün iman edenler olarak biliriz ki; bizden öncekilerin ödedikleri bedeli ödemedikçe cennete giremeyeceğiz.
Gazze Talutun ordusunun nehri gibi bizim imtihan nehrimizdir. Ya içmez de geçer Öncülerden oluruz, ya bir avuç içer kazananlardan oluruz ya da kana kana içer kaybedenlerden oluruz. Gazze’nin düşmeyeceğine inanıyorum ancak düşse bile her halu karda Gazzeliler bu cihadın mutlak galibidirler. Ancak Gazze düşerse onun kaybedeni Ümmeti muhammettir. Nasıl ki 1492 de Endülüs Medeniyetinin son Kalesi olan Gırnata’nın Ümmetin diğer coğrafyalarından yardım almadığı için düşmesiyle Endülüs medeniyeti de yıkılmıştı. Gazze Düşerse Kudüs Medeniyeti de düşer ve o zaman Gırnata’nın son kıralı Sultan Abdullah’ın ağladığını gören annesinin ona söylediği şu tarihi sözleri “ Kadınlar gibi ağlayacağına yiğitler gibi savaşsaydın ya “ diyecek bir annemiz olmayacak. Bu sebeple Kudüs ve Gazze’ye sahip çıkmak insanlığa, İslamlığa sahip çıkmaktır vesselam….” ifadelerini kullandı.

Melike Türk ise Gazze adına temsili bir mektup okuyarak oradaki zulmü anlattı. 

O mektup okunurken yürüyüşe katılanlar da duygu dolu anlar yaşarken göz yaşlarına hakim olamadı. 

Son Güncelleme: 10.12.2023 20:00
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner87

banner83